Hatice Canbek Kaya – Tarihin Ve Kültürün İzinde Samsun Yemek Kitabı

Tarihin büyülü izleri arasında, teleferikle gökyüzüne uzanarak izlediğiniz ahşap yol, dönemine hükmetmiş kral ve ailesinin sessiz bedenlerine ulaştırır sizi. 

Şehir hangi uygarlıklara ev sahipliği yapmıştır? Amisos tümülüslerinde cevabını bulur. 

Amazon köyünde gezinirken Tekkeköy Mağaralarına gizlenesi geliyor insanın. Ne malum bir amazon kadınının yanınızda belirip sizi tutsak almayacağı. 

Bir koşuda, Kurtuluş oluna tırmanmak arzusu uyanıyor içinizde. Öyle ya bir milletin kaderini belirleyen özgürlük meşalesinin yakıldığı ve vatanı istiklâle taşıyan yolda, hayal edebilmek için geçmişi. Adıyla müsemma İlkadım’dan başlıyor gizemli yolculuk. 

Güneş Terme’den doğarken Yakalent’te, kızıl grubu yakalayabilmek şiir gibi gün batımıyla bütünleşmek heyecanı sarıyor.

Canik’te, aralarına 19 Mayıs ilçesini de alarak Gürgenyatak kollarına sarmış Çarşamba ve Bafra Ovalarını. Kocadağ, karşıdan gülümsüyor. Beyazlara bürünmüş zirvesiyle heybetine, heybet katıyor. Nebiyan “Ben de buradayım, yaz ve kış ayrı güzelliğimle büyülüyorum.” diyerek serzenişte bulunuyor. Akdağ karışıyor söze ”Siz bir de beni, soğuk tarafımdan uyanınca görün. Kayak mevsimi gelince dolup taşıyorum,hakkımı yemeyin. Göz bebeğiyim Ladik’in” diyor. 

Doruklarından selâm gönderiyor Alaçam, Vezirköprü’ye. Yorgun Taşhan, hâlâ inzivaya çekilememiş. Asırlardır misafir ağırlıyor tüm konukseverliğiyle. 

Kurtuluş Yolu önünden, Kavak ve Havza’ya uzanırken gururu ağır basıyor unutuyor yorgunluğunu. 

Zirvelere tırmanmak payına düşmüştür. Asarcık, Ayvacık ve Salıpazarı’nın en şirin hâlleriyle. 

Dört mevsim başka güzelsin Samsun. Dağların, yaylaların,ovaların yaşanılası tüm güzellikleri sergiliyor. Nice fani konup göçmüştür topraklarından. Hayatlara şahit olmuştur gözlerin çileli, umutlu,sevgiyle veya nefretle son bulan. El ele tutuşup gezen ya da birbirinden ayrı düşmüş ne sevdalara tanıklık etmiştir sokakların. Kaç çocuğu büyütmüşsündür koynunda sarmalayarak?